17 Şubat 2015 Salı

#️⃣özgecaniçin


Bir kaç gündür bir şey yazasım yok. Haberleri sindirmeye çalışıyorum. Çok zor, yapamıyorum. Uyuyamıyorum. Gülümseyemiyorum. En acısı da ne biliyor musunuz; kızımı doyasıya sevemiyorum. Çünkü utanıyorum. Çünkü benim ülkemde, bir yerde, bir anne kızına haksızca yapılanlardan sonra, ona dokunamazken, ben nasıl olur da kucağımdaki kızımı doyasıya severim. Ondan özür dilercesine yalnızca bakıyorum kızıma ve dua üzerine dua okuyorum. Hem Türkiye'nin ağladığı anne babaya sabır diliyorum -ki nasıl olacaksa?-, hem de yavrum için Allah'tan "kötülerden ve kötülüklerden korunma" diliyorum. 

Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Şeytanın insan kılığında etrafımızda dolaştığı, haksızlıklar üzerine haksızlıkların yapıldığı, insanların yalnızca ve yalnızca kendilerini düşündüğü, özgürlüğün kısıtlandığı, vahşetlerin ardı arkadasının kesilmediği bir dünya... Sevginin azaldığı, gülen yüzün neredeyse yok olduğu, konuşarak anlaşmanın sınırlı sayıda kaldığı bir dünya...

Tüm ülke ağlıyor. Acaba kaç gün daha ağlayacak merak ediyorum. Her zaman böyle olmuyor mu? En fazla bir hafta haberlerde yaşatılır, daha sonra yine ülkenin üzerindeki kara bulutlar gündemi değiştirir. 

Özgecan, medyaya yansımış haberlerden biri olduğu için bu kadar canımızı acıttı. Bizim ülkemizde bırakın kadına değer verilmesini, insana insan muamelesi bile yapılmıyor. Bilmediğimiz her gün, çocuk yaşta kızlar evlendiriliyor, hamile kadınlar şiddet görüyor, erkek çocuklarına tacizler yapılıyor.  


Sevgili Minik Perim;

Özür dilerim kızım, çok özür dilerim... Seni güzel bir dünyaya getiremediğim için özür dilerim. Seni canavarların yaşadığı, özgürlüğün olmadığı, yaşamın değersizleştirildiği bir dünyaya getirdiğim için çok ama çok özür dilerim....

Minik Peri'nin Annesi :( 
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder