9 Şubat 2015 Pazartesi

Mucizeler… (Bölüm I)

Gündüz programları çok sıkıcı oluyor. Ben de çizgi film izlemeyi tercih ediyorum genelde. Çok eğlenceli oluyorlar. Ne ağlayan var, ne birbirinin arkasından dedikodu yapan, ne de çılgınca yarışmalara katılan. Herkes gülüyor. Tabii ben de…

O günlerden birinde yine yatağın en köşesine yastıkları sıralamış bir vaziyette Tom&jerry’i izlerken çok da anlayamadığım bir karın ağrısı başladı. Hiç şüphelenmedim çünkü hamileliğimin henüz 23. haftasındaydım. “Olsun” dedim, “ayaklarımı üşütmüşümdür”. Aradan 10 dakika geçti yine aynı ağrı. Bu sefer biraz meraklanmaya başladım. Bekledim. 1o dakika sonra yine ve sıklaşmaya başladı ağrının aralığı. Hastaneyi aradım, doktora ulaştılar. “Hemen gel” dedi.

Telaş yapmamaya çalışarak hazırlandım ve hastaneye gittim. Doktorum beni muayene ettikten sonra “Danışmaya git, kaydını yapsınlar, yatış yapacaksın!”



Evleneli 1 sene yeni olmuştu. İlk evlilik yıldönümümüzde hamileydim ve şaşkındım. Evet evet beklediğimiz bir haberdi hamileliğim ama yine de hayatımın bir anda değişmeye başlaması beni hem korkutuyordu, hem de bana çok yabancı duygular hissettiriyordu. İşte bu yüzden şaşkındım o sene. 

Erkek bebeğimiz olacağını öğrendiğimizde eşim “zaten bilindik bir haber” dercesine bakmıştı yüzüme. Çünkü ailelerinde hiç kız yok! Ben de belki bizimki kız olur umuduyla beklemiştim doktorun ağzından çokacak ilk harfi. Ama yine erkekti! Kendimi alıştırmaya çalışıyordum hem hamileliğe hem de oğlumun olacağına. Hep kız çocuğum olsun diye hayal etmiştim bunca sene. Ne kadar yanlış yapmışım. Halbuki “Allah’ım sağlıkla dünyaya zamanında getirebileceğim, sağlıklı bir bebeğim olsun” diye dua etmek gerekliymiş. 

Hamileliğim mide bulantıları ve kusmalarla başladı. Kafamı kaldıramadığım günler oluyordu. Yalnızca tuvalet ve yatak odasında geçen sıkıcı vakitler. Alt kattaki pizzacının buram buram yağ kokuları. Evin önünde akşam trafiğindeki sersemleten korna sesleri. Dur-kalk yapmak zorunda kalan arabaların balata kokuları. Allah’ım resmen cehennem ızdırabıydı! Yalan söylemeyeceğim; zaman zaman halime küfür ettiğim de olmadı değil. Çok pişmanım!!! 

4 ay sürdü mide bulantılarım ve aç kalma ayları. 4. aydan sonra aşk olsun beni tutabilene. Hep yedim yedim yedim… Hatırladığım tek şey yemek yemeye doyamadığım. “En rahatı 2. trimestr dönemidir” dediler, gezdim durdum. 

Ailem İzmir’de yaşıyor, uçakla bayramda yanlarına gittim. Eş dost beni ilk kez böyle görüyor tabii, herkes geldi, herkese gittik. Hava şahane, terasta göbeğime güneş banyosu… Açık havada yürüyüş… Vee tekrar uçakla Ankara…


Karın ağrılarımın sıklaşması yüzünden hemen odamı hazırladılar. 23. haftada hastaneye yatmamın İzmir dönüşümüzün tam ertesi gününe denk gelmiş olması bir tesadüf mü yoksa bu olayı hızlandıran bir durum mu hala bilemiyoruz ama “keşke”lerle yaşamamalıyız.

Hastanedeki ilk gece sancılarım çok arttı. Evet onlar sancıymış! Bebek gelmek istemiş. Doktorum serum bağlayarak kasılmaları azaltmaya ve bebeği içerde tutmaya çalıştı. Yalnızca 1 gece başarılı olabildik. Ertesi gün öğlene doğru benim çığlıklarım koridorlarda yankılanmaya başlayınca, yanımdaki hemşireler, ebeler, doktorum ve yeni doğan bakım ünitesi müdürü ile, doğumhanenin yolunu tuttuk... 


Devam edecek...


Minik Peri'nin Annesi :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder