10 Şubat 2015 Salı

Mucizeler... (Bölüm II)

Böbrek sancısı olabilir dedi ilk başta doktorum. Neden erkenden doğum olsun ki? Bazen böbrek sancıları da doğumu başlatabilirmiş. Ama bu ihtimal biraz düşüktü, çünkü benim o güne kadar böbreklerimle ilgili hiç problemim olmamıştı. 

Gözüm hiç bir şey görmüyordu. Biri beni bu sancıdan kurtarsın ne olur!!! O an bebeği bile unutmuştum. Yalnızca anneme “Anne çok korkuyorum!” dediğimi hatırlıyorum o kadar. 

Doğumhane bembeyaz, buz gibi bir yer. Doğum yatağının malum sinir bozucu bir şekli var. Her şey yolunda gitmiş ve ben zamanında bebeğimi doğurabiliyor olsaydım, belki de o ortam bana daha farklı anlamlar ifade edecekti. 

Doktorun “Bağırma, ıkın!!!” çağrısıyla ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim olmadan bir şeyler yapmaya çalıştım. Önce plasenta (bebeğin eşi), daha sonra da bebek doğdu. 23 haftalık olduğu için yaşama şansının çok düşük olduğunu söylemişlerdi. Tam bebek çıktığında yüzümü yan tarafa doğru çevirdiler. Hiç sormadım neden, ne oldu, ne yapıcaz şimdi diye. Sadece beni odaya geri götürsünler istiyordum. 

Ağlayarak çıktığımı hatırlıyorum ameliyathaneden. Annemi gördüm yine ilk, o da ağlıyordu! Anneler böyledir işte. Seninle gülerler, seninle ağlarlar, hayat boyu :) Sevgilerini belli etmeseler bile annedir onlar asla bitmeyecek bir yürek, bir kalp, bir omuz…


Ertesi gün, yine hastanede, beni bekleyen başka bir habere uyandım.  Bir mucize olmuş ve bebeğimiz yaşıyormuş!!! Bu çok az rastlanan bir durummuş ve kalbi 12 saattir atmaya devam ediyormuş. Yeni doğan ünitesinde küveze almışlar bebeğimizi. “Görmek ister misin?” dediler. Deliler mi ne? Tabiki de isterim! 

Minnacık parmaklar, ayaklar… 
(Şu an biraz duygulandım.. Sanırım bu kısmı kısa geçeceğim, özür dilerim…)

Yeni doğan ünitesinde çalışanlar hijyene son derece dikkat ediyorlar. Öyle de olması gerek. Çünkü içerisi dünyaya gelmek için acele etmiş bebişlerle dolu. Yalnızca anne ve babaya izin var. Onlar da önlük ve galoşlarla girebiliyorlar. Belli saatlerde izinle görebiliyorsunuz bebeğinizi. Kimisi emziriyor, kimisi yalnızca dokunmakla yetiniyor (benim gibi). 

Doktoruma neden böyle bir şeyin benim başıma geldiğini daha soramadan yeni bir durumla karşı karşıya kalmıştık. Şimdi ne olacaktı? 23 haftada doğmuş bir bebeğin yaşama şansı çok düşük. Yaşasa bile ilerde hem fizyolojik hem de psikolojik bir çok sorunla karşı karşıya kalabilir. Ebeveynler de yaşamları boyunca çocuklarının eksik hallerini tamamlamak için çocuğa fazla ilgi gösterecek ve dengesiz bir yaşam onu bekliyor olacak. Bu yüzden hep dualarımız, hayırlısı ne ise öyle olsun şeklindeydi. Nitekim sonunda da öyle oldu ve bebeğimiz 3 gün yaşadıktan sonra bize veda etti…

Devam edecek...

Minik Peri'nin Annesi :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder