3 Nisan 2015 Cuma

3. Trimester Dönemim (Son 3 ay) (Bölüm II)

"Saat" dedi, "7 buçukta orda ol" dedi...
Ve yalnızca bir saat sonra, 8 buçukta...
Ne mi oldu? :)




Sevginize sevgi katmak ister misiniz? Yüreğinizi doluca hissetmek? Yep yeni bir kalp ile tanışmak? Bebeğinize sarılın! Size en yakın kokuya dokunun ve mucizenin farkına tekrar varın! 

Dünyada herhalde başka hiç bir duygu bu kadar anlamlı gelemez bana. Bu kadar içten, kendinden, tüm benliğinle, "benim benim" diyebileceğin... Çocuk sevgisinden bahsediyorum. Benzeri olmayan bu sevgi, isteyen herkesi büyülesin diye dua ediyorum. Dünyaya bir canlı getirebilmek uzun ve meşakatli bir yol. Bunu seçmek ise ancak bir delinin ya da bir annenin yapabileceği bir şey. Bu yüzden cennet anaların ayaklarının altında ya zaten. 

Hiç uzatmayalım, nerede kalmıştım? Hah 8 buçuk!

"Perşembe günü saat 7 buçukta hastanede ol" dedi doktorum. "Riskli bir 9 ay geçirdikten sonra,9 cm'lik bir yol için bebeği riske atmak istemiyorum, sağlıklı, kolay bir doğum olsun" dedi. Aslında başından beri normal doğum yapmak istiyorum diye tutturan ben, nedense bir anda süt dökmüş kediye döndüm ve ne denilirse kabul ettim. Burada belirtmek isterim ki, bu süreçte hiç bir şey için ısrarcı olmamak gerektiğini düşünüyorum, yine önümdeki örnekleri baz alarak. Eğer doktorunuza güveniyorsanız bundan sonrasını da ona bırakmalısınız bence. 

Nitekim ben öyle yaptım. Çok da iyi etmişim. Söz dinleyen hamile ben önde, eşim arkamda saat 8'de ameliyathaneye yollandık. Eşim doğuma kesinlikle girmeyeceğini söylerken kendisini bir anda ameliyatın tam ortasında buluverdi. Çünkü aylarca kontrollerimiz esnasında doktorumuz eşimin benimle doğuma girmesi gerektiğini, hatta  kendisinin birinci asistanı olacağını söyleyerek ikna etti. Sonunda kendisi de koşa koşa benimle bebeğimizi karşılamaya geldi. Yani eşlerinizin bu gibi durumlarda size önceden ne söylediği çok önemli değil. Hamileliğiniz ilerledikçe ve sizin hormonlarınız normale döndükçe onlarınkinde bir değişiklik oluyor, her an fikirleri değişebiliyor. Yani "yok artık, bebeğin altını da değiştiremem" deseler bile! İnanın bana :)

Epiduralli sezeryan oldum ben. Epidural için anestezistinizin çok başarılı oması kesinlikle şart! Sonrasında geri dönüşü zor sonuçlar doğurmaması için bunun araştırmasını iyi yapın derim. Ameliyat masasına otururken benimle sempatik ve içten sohbet eden anestezistim aşama aşama neler yapacağını anlatarak bacaklarımı uyuşturma işlemini başarıyla tamamladı. Başım önüme eğik bir vaziyette bir hemşire yardımıyla dururken belimde önce bir soğukluk, ardından da ince sinek ısırığı gibi bir yanma hissettim. Daha sonrasında beni masaya yatıdılar ve ayaklarım uyuşmaya başladı. Tabii anestezi ne kadar da lokal olsa bedeni tamamiyle etkiliyor. Bu yüzden bende de hafif bir mide bulantısı ve baş dönmesi oldu. Daha sonra konuşa konuşa eşimle birlikte doktorum geldi. Yalnızca 15 dakika sonra da kızımın sağlıklı bir şekilde doğduğunu perdenin arkasında bir alkış koptuğunda anladım. Hemen yıkamaya ve üzerini giydirmeye götürdüler. 

Çok kısa bir süre sonra da yanımıza, koynuma, burnuma getirdiler. Nefesi nefesime deydiğinde taa yüreğime kadar ilkildim. Hislerim dondu. Dünya yalnızca bize aitti sanki. İşte olmuştu! Sonunda başarmıştım. Bebeğimi sağlıkla dünyaya getirebilmiştim. Allah'ım şükürler olsun, artık ben de bir anneyim!!! 


Filmi biraz daha başa sarmak gerekirse; cicili bicili işlerden bahsetmek isterim. Örneğin bebek şekeri. Her yerde düzinelerce seçenek var. Hamile halinizle yaptığınız en keyifli işlerden biri de bu olabilir. Hatta sanki büyük bir iş bağlıyormuş gibi özenle, ısrarla ve son derece üzerine düşerek profesyonelce çalışılıyor genelde bu konu üzerinde. Deli gibi mağaza mağaza dolaşılıyor, her gün, sabah akşam tüm internet siteleri taranıyor, bütün yakınlardan fikirler alınıyor. Dedim ya inanılmaz kapsamlı bir proje sanki. O mu olsun, bu mu olsun? O daha güzel ama bu daha uygun fiyatlı... A aahh!!! 
Şimdi bakıyorum da elimde bir kaç tane kalmış ve evin hangi köşesine koysam da yer kaplamasa diye düşünüyorum. Ama o anda öyle gelmiyor, sanki atomu parçalamak üzereyim :) Vee parçalamayı başarıyorum da! Kendim yapmaya karar veriyorum. İşim ne? İnternetten çok beğendiğim bir tanesi üzerinde çalışarak güzel bir ürün çıkarıyorum ortaya...



Burada yine Melodi girdi devreye :) Minik Peri'nin Teyzesi olarak ona güzel bir hediye vermek istediğini söyledi. Sanırım her hamileye bir tane gerekiyor benim Melodim gibi biri:) Hastane için kapı süsü yaptıralım dedi. Onu da kendi  minik meleği için başarılı internet araştırmalarımız sonucunda bulmuştuk (İsteyenlere web sitesinin adını verebilirim). Kapı süsü deyip geçmeyin. Neler neler yaratabiliyorlar aklınız durur. Teyzesinin bu anlamlı hediyesinin, daha sonra Minik Perim'in odasının bir parçası olmasını istediğim için şu şekilde bir güzellik çıktı ortaya... Teşekkürler Melodi.. yine..



Kendi çalışmalarım bitti mi sandınız? Hayır, boş durmak yok. Kızımın odası için bir şeyler yapmalıyım. Yalnız çok da para harcamamalıyım. Masraflar masraflar... 
Ne zamandır duvar stickerları dikkatimi çekiyordu. Çocuklar için de mutlaka olmalı dedim. Vee tabii ki, şahane, yaratıcı ürünler çıktı karşıma. Seçmekte çok zorlandım. Fiyatları da odaya alacağınız basit süslerden daha uygun. Duvarları bu şekilde süslemek odanın içinde fazla eşya kullanmanızı gerektirmediği gibi bir yandan da dolu gösterir. Bir göz atmanızı tavsiye ederim. İnanın bana kendinizi bilgisayardan alamayacaksınız :)



Belki yazılarımı yalnızca hamileler ya da anneler okumuyordur. En yakın arkadaşları hamile olan ve ona ne gibi hediyeler alacağını, ne gibi sürprizler yapacağını düşünenler de okuyordur. İşte bu yüzden çok değişik bir fikri paylaşmak istiyorum sizinle. En yakın arkadaşlarımdan birinin cin fikri bu :)
Bebek bezlerinden pasta yapmak ve etrafını minik hediyelerle süslemek. Hiç aklınıza gelir miydi? Ve ben o kadar mutlu olmuştum ki gördüğümde. Benim için uğraşmış, hiç üşenmeden o kadar bezi dolamış dolamış... Çok beğendim! Benim için çok özel bir sürpriz olmuştu. Hiç unutamayacağım :)



Cicili bicili süslemelerden, hediyelerden sabaha kadar bahsedebilirim ama hikayenin sonunu anlatayım size;

Bebeğimle birlikte eşimi de odaya, bizi sabırsızlıkla bekleyen tanıdıklarımızın yanına gönderdiler. Doktorum son dikişleri de attığını söyleyerek beni rahatlattı ve işimiz hemen bitti. Sedyeyle odaya geldiğimde allahım herkes Minik Peri'min etrafında pervane olmuş hayretler içinde ona bakıyorlar ve birbirlerine sarılıp ağlıyorlardı. 

Burada annemi anlatmadan geçemeyeceğim. Sonradan bir arkadaşımın çektiği kamera görüntülerinde rastladım; hemşireler bebeğimizi getirdiğinde benim nerede olduğumu tabii ki tek soran kişi annemdi! Ne kadar önemli anneler bizim için. Ne kadar önemliyiz biz, annelerimiz için... Bunun farkına varmalıyız hiç unutmadan, her zaman!

En güzel anlar hiç mi bitmez? O günün her saniyesi çok değerliydi. Gelenler, hediyeler, iyi dilekler, bana yardım edenler, kutlayanlar, herkese herkese çok teşekkür ederim. Hatta eğer o gün, sürç-i lisan ettiysem affola :) 

Epidural ve sezeryan sonrası hiç korktuğum gibi olmadı. Perşembe sabahı bebeğimi doğurup, cuma sabahı evime çıktım. Pazartesi günü de Tunalı Hilmi caddesinde Minik Perim'le geziyorduk :)

Meğer, asıl macera bundan sonraymış...

Sonrasını da sizinle paylaşmak istiyorum. Kızıma bırakacağım bu anılarımda benim şahidim olur musunuz?

Minik Peri'nin Annesi :)









     











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder